![](https://istanbulhaberexpress.com/wp-content/uploads/2025/02/287996690-1737047090.webp.webp.webp)
Bursa veya Marmara bölgesinin bir noktasında meydana gelebilecek bir depremin tüm Türkiye’yi etkileyeceğine vurgu yapan Naci Görür, “Muhtemel bir Marmara depreminde, Marmara bölgesinin ekonomisi çöker. Marmara bölgesinin ekonomisi çöker ise Türkiye diz çöker. Siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızı kaybederiz” diye konuştu.
Osmangazi’yi muhtemel bir depreme hazırlamak, deprem anında ve sonrasında yapılacakları planlamak adına çalışmalar yürüten Osmangazi Belediyesi, ‘Bursa’nın Depremselliği ve Depreme Dirençli Osmangazi’ adlı söyleşi düzenledi. Osmangazi Gösteri Merkezi’nde gerçekleşen söyleşiye Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, İş Sağlığı Uzmanı Dr. Şebnem Akman Balta, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve kentin bileşenleri katıldı.
Bursa’nın Depremselliği ve Depreme Dirençli Osmangazi’ söyleşisi öncesinde Bursa Sinema ve Fotoğraf Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Öğr. Gör. Alper Keskin tarafından Kahramanmaraş depremleri sonrası çekilen fotoğraflardan oluşan ‘Deprem Geliyorum Der’ adlı fotoğraf sergisinin açılışı yapıldı.
Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, serginin açılışında yaptığı konuşmada, “Kahramanmaraş depremlerinin ikinci yılında, hayatını kaybeden 53 bin yurttaşımıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Yaşadığımız depremler ve kaybettiğimiz hayatlar, bizlere çok önemli dersler çıkartmamız gerektiğini söylüyor. Depremin acı gerçeğini hissettiriyor. Ancak üzerinden çok kısa bir süre geçtiğinde, toplum olarak her şeyi unutuyoruz. Bursa’da geçmiş yıllarda büyük depremler meydana gelmiş. Olmaya da devam edecek. Yerel yöneticiler, genel yöneticiler ve toplum olarak bu gerçeği sadece depremlerden sonra hatırlıyor olmamız, bir sonraki depremde aramızda birçok kişinin olmayışı anlamına geliyor. Biraz ürkütücü geliyor ancak gerçek bu. Yöneticiler olarak bizlerle birlikte vatandaşlarımızın da üzerlerine düşeni yapması gerekiyor ki depreme hazırlıklı olalım. Muhtemel bir depremde can kayıplarını en aza indirelim” dedi.
Başkan Aydın’ın konuşmasının ardından katılımcılar sergiyi gezdi.
Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, söyleşideki konuşmasına, Bursa için yapılacak en önemli şeyin kenti depreme dirençli hale getirmek olduğuna vurgu yaparak başladı. “Bursa, depreme karşı dirençli hale gelirse depremin zararlarını minimum şekilde atlatır” diyen Prof. Dr. Naci Görür, “Deprem dirençli kent demek, bu demektir. Bugün Kaliforniya, Japonya, İtalya, Meksika, Çin, Tayvan’da depreme dirençli kentler var. Bizde her büyük depremde 50-60 bin kişi toprağa verirken, depreme dirençli kentlerde 3-5 kişi ölüyor. Günlük yaşam bile değişmiyor. Tayvan’da bizim kadar büyük bir deprem oldu. Yaşam değişmedi. Biz de Güneydoğu’da deprem oldu, 2 senedir, hayat durdu. Bursa, depreme dirençli bir kent haline yerel yönetimlerce dönüştürülebilir. Bunu yapabilmek için merkezi hükümet, belediyeler ve vatandaş el ele, omuz omuza vermeli” diye konuştu.
“Bursa 10 senede depreme dirençli hale dönüşür”
Bursa’nın 10 senede depreme dirençli bir kent haline dönüştürülebileceğinin mümkün olduğunu kaydeden Prof. Dr. Görür, “İstanbul’u 25 senede depreme dirençli yapamadık; ancak Bursalılar 10 sene veya daha az zamanda kenti depreme karşı dirençli yapabilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin birimleri ve yapılanması, kentlerimizi depreme dirençli yapmaya yeter de artar bile. Biz yeter ki devlet birimlerini harekete geçirelim. Bursa’yı depreme hazırlamak için merkezi yönetimden bir şey gelmesini beklemeyin. Mevcut sistemi çalıştırın. Halkı deprem konusunda eğitin. Halk deprem konusunda bilinçli değilse, Bursa’yı kesinlikle depreme karşı dirençli yapamazsınız. Halkımız barınma ihtiyacınız karşılamak için depreme dayanıksız olarak inşa edilen kaçak binalara yöneliyor. Bir Japon’u öldürsen dahi imara uygun olmayan bir bina yaptıramazsın. Biz de ise şehirler kaçak binalar ile dolu. Bursa’yı depreme dirençli yapmak için başlangıçta paraya da ihtiyaç yok. İlk olarak yapılacak iş masa başından kalkıp sahaya inmek. 6 kişi ile Bursa’yı dirençli hale getirebiliriz. Bu ekip, belediye başkanı, yönetim koordinatörü, halk koordinatörü, alt yapı koordinatörü, yapı stoku koordinatörü, ekosistem çevre koordinatörü ve ekonomi koordinatöründen oluşacak. Koordinatörler yapılan her işi yönetim koordinatörüne o da belediye başkanına bildirecek. Sonrasında belediye başkanı halka açık basın toplantısı yaparak; neler yaptıklarını, ne yapacaklarını, hangi kurumların yardımcı olduklarını, hangi kurumların engellediklerini vatandaşa söyleyecek. Halk da hiç siyaset ve particilik yapmadan, mülkün sahibi olarak gözetim ve denetim işlerini yapacak. Eğer böyle olmaz diyorsanız, ebediyen bu ülke adam olmaz” ifadelerini kullandı.
“Bursa’nın ova bölümünün zemini çok çürük”
“Kentler için tehdit fay sistemleridir” diyen Prof. Dr. Görür, “Türkiye’deki depremleri oluşturan faylar 14 milyon sene önce var oldu. 14 milyon yıldır depremler bu ülkede devam ediyor. Milyonlarca sene daha devam edecek. Bursa’nın üzerinde yer aldığı fay sistemi 7 ve üzeri deprem üretebilirler. Bursa, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun güney kolunu oluşturan fay sisteminin kucağında yer alıyor. Bursa’nın ova bölümünün zemini de çok çürük. Yer altı suyu fazla. Depremde en fazla hasar verebilecek nitelikte. Yıllardır deprem olmuyor, bana bir şey olmaz demeyelim. Bu kenti deprem dirençli yapmaya konsantre olalım. Eğer fay zonu içerisindeyseniz, ya binanızı depreme dayanıklı yapacaksınız ya da sağlam bir zeminde oturacaksanız. Fay kırıldığı an inanılmaz bir enerji ortaya çıkar ve önüne çıkan her şeyi yok eder. Bu işin hiç şakası yok. Deprem her gün olmuyor ancak olduğu zaman da insanı öldürüyor. Deprem bir yerde bir sefer olmuş ise tekerrür periyodunu doldurduğunda muhakkak ki aynı yerde yeniden olur. Bu hiç kaçmaz” ifadelerini kullandı.
“Yer altından gelebilecek tehlikeyi bilirseniz, yerin üstünde ona göre önlem alırsınız”
Prof. Dr. Görür, konuşmasında şu ifadeler ile devam etti:
“Merkezi hükümet, belediyeler ve vatandaş birlikte olmadığı sürece bir kenti depreme karşı dirençli hale getiremeyiz. Bu iş, sadece belediye başkanının iyi niyetiyle olacak iş değil. Bu hazırlık şöyle olmalı; merkezi hükümet, belediye başkanların önünü açacak bir yasa çıkartmalı. Kentleri deprem dirençli yapma adına çıkartılan bu yasada belediye başkanlarına tam yetki verilmeli. İkinci olarak, Bursa’nın bütün bilimsel veriler ile mikro bölgeleme çalışmasını yapmak lazım. Bursa’nın sınırları ele alınarak kent karelere bölünmeli. Bu karelerin ortasına en az 30 metrelik sondajlar yapılmalı. Elde edilen veriler doğrultusunda kentin depremselliği ve muhtemel bir depremin etkisinin ne kadar olacağı hesaplanmalı. Bu çalışma en az iki yıl sürer. Mikro bölgeleme çalışması tamamlandıktan sonra tüm kentin tehlike haritaları ortaya çıkarılacak. Depremin şiddeti nerede daha çok olacak buna bakılacak, nerede azaldığı bilinecek. Zemin özellikleri ortaya çıkacak. Yer altından gelebilecek tehlikeyi bilirseniz, yerin üstünde ona göre önlem alırsınız. Yerin altını bileceksiniz. Bunu bildiğiniz zaman belediye başkanı bir kentte nereye binaların yapılacağını, hangi bölgelerin tehlikeli olduğunu, kaç katlı binaların inşa edilmesi gerektiğini, nerelere yeşil alan yapılacağını bilir. İmar planlarını da bu doğrultuda hazırlar. Yapılara ruhsatı ona göre verir.”
“Kent tüm fonksiyonlarıyla depreme hazırlıklı olmalı”
Bir şehri depreme dayanıklı bir hale dönüştürmek için kanun çıkarılması ve mikro bölgeleme çalışmasının yanında bir de finansın gerekli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Görür, “Evini depreme dirençli hale getirmek isteyen vatandaşlara, devlet kolaylık sağlamalı. Devlet bankaları ve özel bankalar uzun vadeli, düşük faizler vermeli. Bursa’yı depreme hazırlayan bir belediyeye depremin belli ölçüde yardım etmesi gerekir. İnsanların can güvenliği için yatırım yapılmalı. Kentlerin depreme dirençli hale dönüştürülmesinde yapı stoku meselesi önem taşıyor. Yöneticiler, kentsel dönüşüm yapmayı depreme hazırlanmak olarak değerlendiriyor. Kent tüm fonksiyonlarıyla depreme hazırlıklı olmalı” dedi.
Prof. Dr. Görür, konuşmasını şu sözler ile sonlandırdı:
“Bursa’nın ekonomisin çok iyi olduğunu düşünüyorum. Ancak iş dünyası depreme hazırlıklı mı onu bilmiyorum. Deprem sonrasında da üretimi devam ettirebilecek yapıya sahipler mi? Deprem bölgesindeki kentlerdeki iş insanlarının, muhtemel bir depremin ardından da çalışmayı sürdürebilecek hazırlığa sahip olması gerekiyor. Bursa’nın iş dünyası depremden bir gün sonra da çalışıyorsa Bursa kendini çok çabuk toparlar. Ekonomisi yerle bir olmuşsa Bursa’da hayat durur.”
Başkan Aydın, söyleşinin ardından Prof. Dr. Görür’e teşekkür plaketi takdim etti.