
Çoğu yatırımcı için halen günümüzde de geçerliliğini devam ettiren bir söz vardır. ‘Ne altın, ne dolar. Ne de borsa, yatırım için en karlısı arsa ‘
Yıllara göre yatırım araçları ve enstrümanları değişkenlik gösterebiliyor.
Ticaretin, eğitimin, yatırımın da bu çerçevede kendini zamana göre geliştirmesi gerekiyor.
Bunun içinde en önemli unsur, inovasyon ve ar-ge.
Ar-ge yatırımları artık şirketlerin bütçelerinde önemli yer tutmaya başladı ama ülkemizde geleneksel aile şirketlerinde tam olarak uygulandığını söyleyemeyiz.
Küresel ticarette kalite rekabet ve marka değeri daha da önem kazandı.
Buna göre dünyayı ve çağı okuyabilenler hep bir adım önde olacaktır.
Ülkemizde 131’i devlet 78’i özel ve vakıf üniversitelerinden her yıl ihtiyaç dışı on binlerce mezun vererek işsizler ordusuna yenilerini katılıyor.
Günümüzde mavi yaka, beyaz yaka tartışılırken, şimdinin yeni trendi yeşil yaka oluverdi birden.
Sayıları yüz binleri aşan eğitim, hukuk, maliye, mühendislik, pdr, uluslararası ilişkiler sosyal hizmetler bölümlerinden mezun olmuş işsizler ordusu var.
Aralarında şanslı olanlar bir iş bulsalar da, düşük ücretlerle gelecek endişesi taşıyorlar.
Geleceği okuyabilen üniversiteler, yenilenebilir enerji, çevre teknolojileri, karbon yönetimi gibi bölümlerle, farklılıklarını ortaya koydu.
Farklı olan bu dallardan mezun olan öğrenciler, çağın hızla büyüyen yeşil ekonomi sektörlerinde işlerini buldular.
Hem de Ortalama 150 bin lira maaşla iş dünyasının en çok kazananları olarak yeni bir yeşil yakalılar doğdu.
Tarımda planlama yok, gıda enflasyonunda şampiyonuz.
Eğitimde planlama yok. Yüz binlerce işsiz varken ihtiyaç duyulan eleman da yok.
Sağlıkta planlama yok, koca koca şehir hastanelerimiz varken doktor sorunu yaşıyoruz.
Sanırım toplum olarak plansız yaşamayı seviyoruz.
Seviyoruz da sıkıntısını gene toplum olarak biz çekiyoruz.